Hard İk, soft İk ayrımı çok yapılır ve çok konuşulur. İnsan Kaynaklarının değerini bölmek hiç doğru değil. Mentorluk ya da kariyer danışmanlığı görüşmelerimde görüyorum ki halen insan kaynakları olması gerektiği gibi çalışmıyor ya da çalıştırılmıyor. Çalıştırılmadığı için kurumsal hayatı terkedenlerdenim o da ayrı 🙂 Ben bireysel olarak yapıyor katkı sağlamaya çalışıyorum. Anlatmaya devam edeceğim, meslektaşlarım da yönetime anlatmaktan yılmasınlar. Ben 15 sene kadar konuştum 🙂 İk sadece işe alımda, sadece performans değerlendirmede ya da servis sorununuz olduğunda gördüğünüz biri olmamalı. Şirketler de buna göre insan kaynakları çalışanları istihdam etmeli ya da danışmanlık hizmetleri almalılar. Süreçlerinizi, çalışanların görevlerini bilmeyen insan kaynakları çalışanı da olmamalı. Çalışan uyum sağlamakta zorlandığında, adalet duygusu zedelendiğinde, motivasyonu düştüğünde, problemleri çözemez kendini sıkışmış hissettiğinde, ayakları işe geri geri gittiğinde, yeni bir şeyler yapmak istedikçe engellendiğinde, kariyeri ile ilgili soru işaretleri olduğunda, yetkinliklerini geliştirmek istediğinde insan kaynaklarına başvurmalıdır. Soft İK deyip duruyorsunuz ya, işte soft ik bunu yapar. Yapmayınca ya da yapamayınca çalışanlar aynı çarkın içinde dönmekten yorulur, şirketi terk ederler. Sonra şirketler sirkülasyon oranları niye fazla? acaba der. Sorunları çok uzakta aramayın. Kalifiye, işini iyi bilen ik uzmanlarını istihdam etmez, etseniz bile oyun alanı yaratmazsanız ve yöneticilerinize de mentorluk etmelerine imkan sağlamazsanız biz aynı problemleri konuşur dururuz. Bu da bugünkü görüşmelerimden çıkardığım olarak şurada dursun 🙂